Seydişehir Masaj Salonu Hizmeti – Masör Ece
Seydişehir Masaj Salonu Hizmeti – Masör Ece
Seydişehir Masaj Salonu başlangıçta, zengin, umursamaz, yaşamın tadını çıkaran genç bir şaire vurulmuş olan Helle, nihayetinde kendinden çok yaşlı, erdemli ve soylu bir misyonerle evlenmişti. Bugün ben de, Garric’in üstmeşhurklerinin Jacques’ın çekiciliğini geride bıraktığını görüyordum; acaba aramış olduğum erkeğe rastlamış mıydım? Bunu düşünmeye bile cesaret edemiyordum. Garric’i evli düşünmek, bir bakıma şaşırtıcı, ürkütücü geliyordu.
Benim bütün dileğim, onun yaşamında ufacık bir yerim olmasıydı. Garric’in yapmış olduklarımı burun kıvırmaması için var gücümle çalışmaya koyuldum. Başardım da nihayetinde. Ronsard üzerindeki bir incelemem, Helene’e Soneler’i eleştirmem ve d’Alembert hakkında hazırladığım bir mevzuşma, Garric’in övgülerini kazandırdı bana. Zaza derslikın ikincisi oldu, ben birincisi. Garric, yaz dönemi başlangıcında edebiyat sınavlarına girmemize karar verdi. Garric’e duyduğum hayranlığın iyi mi tutkulu bir oluşuma vardığını bilmemekle birlikte, Zaza, bu duygumun aşırılığını sezinlemişti.
Seydişehir Masaj Salonu boyuna çalışıyor; partilere, tiyatrolara pek az gidiyor ve süreının büyük bir kısmınü ailesine ayırıyordu. Zaza hiç değişmiyordu. Benim körü körüne bir ateşlilikle yöneldiğim çağrıyı o duymamıştı hiç. Zaza’yı fazlaca az görüyordum. Zaza, Basque’ta geçirdiği Noel tatilinden sonra, tuhaf bir duygusallığa girdi. Dersleri eskisi gibi tertipli izliyordu; ne var ki, gözlerinde bir buğu oluşuyordu devamlı; eskisi benzer biçimde gülmez, konuşmaz olmuştu. Hayatına kayıtsızdı. Benim, kendi varlığıma duyduğum ilgi, onda hiçbir şekilde yansımıyordu. Bigün, “Tek isteğim uykuya dalmak ve tekrar hiç uyanmamak” dedi bana. Bu söze pek önem vermedim. Zaza, sık sık karamsarlık bunalımlarına düşerdi. Bu kere söylediklerini de gelecekten ürkmesine bağladım.
Seydişehir Masaj Salonu
Seydişehir Masaj Salonu yüksek öğrenim yılı, Zaza için kaçınılmaz olanı geçici bir süre ertelemek demekti. Asıl korkmuş olduğu gelecek, ağır ağır yaklaşmaktaydı ve ola ki Zaza, buna karşı koyacak gücü bulamıyordu kendinde. Mukadderatsına boyun da eğmiyordu. Bu nedenle de, uykuda endişelerden, korSeydişehirrdan kaçmayı, kurtulmayı arıyordu.
Kendi kendime, Zaza’yı yenilgiyi kabul etmekle kabahatladım. Bu tutumun, bireysellikten, sorumluluktan vazgeçmek olduğu kanısındaydım. Zaza ise, benim iyimserliğimi, kendimi yerleşik düzene kolayca uydurabilmemin bir kanıtı olarak yorumluyordu. İkimiz de yaşamdan kopuktuk: Zaza, umutsuzluğu yüzünden kopmuştu; bense, çSeydişehir iyimserliğim yüzünden. Kişisel yalnızlıklarımız, bizi birbirimize yaklaştırmaya yetmiyor; tam tersine belirsiz bir güvensizlik duyuyorduk birbirimize karşı. Giderek, birbirimize söyleyecek pek az saslımüz kaldı. O yıl, kardeşim çok mutluydu, iyi aşama ile okulu bitirmek üzereydi. Cours Desir’dekiler, onunla gururlanıyor, gülümsemelerle Poupette’i destekliyorlardı. Çok sevdiği yeni bir arkadaşı vardı.
Benim varlığımla yokluğum onun için eski önemini yitirmişti ve kısa bir süre sonra Poupette’in de şirin, sessiz, orta sınıftan bir kız olacağına inanıyordum. Annemle babam, büyük bir güvenle “Poupette’e bak, işte o koca bulacak” diyorlardı. Onu hâlâ seviyordum; ne var ki, daha çocuktu; onunla hiçbir şey mevzuşamazdım. Bana yardım etme olasılığı bulunan bir tek fert vardı: Jacques. O gece onun için döktüğüm gözyaşlarına acıyordum şimdi; hayır, sevmiyordum onu. Eğer sevmiş olduğim biri var idiyse, bu Jacques değildi. Sadece, onun dostluğuna muhtaçtım. Bir akşam onlara yemeğe gitmiştik. SSeydişehirraya oturacağımız sırada, oturma odasında iki dakika oyalandık, surdan burdan söz ettik.
Son yorumlar